musta domestica'nın iç vızırtısı





Sıcak ve nemli bir çöplüğe bırakılan yumurtamdan çıkalı henüz 1 hafta oldu. Pupa haline girmek üzere olan bir kurtçukken, orta bağırsağımın son kısmından sindirim borusu boyunca yol alan bakterileri yok eden bir asit salgılayarak mikroplardan arınmış olarak dünyaya geldim. 6 gün içinde iki kez metamorfoz geçirerek nihayetinde erişkin bir karasinek oluverdim. Şimdilerde 6 mm boyundayım ve yaklaşık 0.014 gram geliyorum.

Gözlerim ortalama 4000 noktadan oluşan piksel yapıdadır ve her bölmeyle ayrı bir noktayı görürüm. Bu görüntülerin hepsi beynimde bir araya gelip birleştiğinde nesneleri bir bütün olarak görebilirim. 360 derecelik bir açıyla saniyede 200 defa açık ve koyu renk değişimini fark edebilirim. 

Tüylerle kaplı arka bacaklarımla kanatlarımı süpürmeyi çok severim. Böylece her seferinde yönümü iyi tayin edebilmek için uçuş takımlarımı kontrol ederim. Hassas duyu organlarım olan antenlerim sayesinde uçuş esnasında farklı bir hava akımına maruz kaldığımda hemen fark ederim ve yeni duruma uygun olarak kanatlarımı harekete geçiririm. Bu sistem günümüzde kullanılan uçaklara ilham kaynağı olmuştur.

Reflekslerim, yani ani hareket kabiliyetim insanlardan 10 kat daha fazladır. Bizi sineklikle vurmaya çalışırken genellikle ıskalamanızın sebebi işte bu olağanüstü manevra yeteneğimiz sayesindedir. Sinekliğin hava akımında meydana getirdiği değişimi hemen algılarız ve tehlikeyi sezerek fırlayıp kaçarız. Aynı algı başarısını, camların şeffaflığına aldanıp dışarı çıkmak için çırpınıp dururken niyeyse gösteremeyiz :)

Bütün kanatlılar takımı içinde, en üstün uçma kabiliyetine sahip olan harika bir hava akrobatı olduğum konusunda kendimi övebilirim sanırım. Ayaklarımdan salgıladığım sıvı sayesinde her türlü zeminde ters dahi durabilirim. Gözle takip edilemeyecek manevralar yaparım. Saniyede 200 kez kanatlarımı çırparak 12 devirli bir motor gibi çalışırım. 

Uçuşum esnasında yoğun miktarda enerji sarf ettiğimden, vücut sıvımdaki şeker oranında büyük miktarda düşüş meydana gelir ve uyarıcı sistemler bu hayati önemdeki durumu hemen beynime iletirler. Böylece havada tur atarken koku alıcılarıyla besinlerin yerini bulmaya çalışırım. Besin kokusu arttığında da iniş programımı harekete geçiririm. Ayaklarımdaki tat alma organı sayesinde besinin tatlı, tuzlu veya ekşi olup olmadığını algılarım. Ağzımın içinde bulunan iki adet tüpçükten biriyle sıvı yiyecekleri emerken, diğeriyle de içinde enzimler bulunan tükürük sıvımı salgılarım. Hem etçil hem de otçul olduğumdan hiçbir şeyi ayırt etmeden bulduğum tüm gıda ve çöp artıklarıyla beslenebilirim.

Biz karasineklerin,  zaman zaman yaşadığınız alanları istila ederek vücudumuzdaki çeşitli mikropları her yere taşıdığımız doğrudur. Ağzımızın çevresinde ve ayaklarımızda 20 milyonu aşkın bakteri bulunduğundan ve kulaklarınıza sevimsiz gelen bir sesle sürekli vızıldadığımızdan dolayı, belki de bizleri evlerinizden uzak tutmakta haklısınız. 

Fakat kâr-zarar hesabı yapacak olursak, sizin için oldukça faydalı olduğumuz bile söylenebilir. Şöyle ki ekosistem içinde her gün milyonlarca canlı ölür. Bu canlılar öldükten sonra leşlerinde taşıdıkları binlerce hastalık, sağlığınız için büyük risk teşkil eder. Ve bizler doğduğumuz andan itibaren tüm bu leşleri enerji ihtiyacımızı karşılamak için tamamen tüketiriz. Böylece diğer birçok hastalıktan sizi otomatik olarak korumuş oluruz.
 
Şunu belirtmeliyim ki siz insanlar, çoğunlukla kendi varlıklarından bihaber yaşayan garip yaratıklarsınız. Akletme yetisi her ne kadar sapiensleri diğer canlılara üstün kılmış olsa da, hayvanlara ve bitkilere karşı umursamaz, incitici hatta cani bile olabiliyorsunuz. İnşa ettiğiniz, keşfettiğiniz, yapılandırdığınız her şey; yine kendi icadınız olan para mefhumuna tutkunuz sebebiyle bir noktadan sonra samimiyetini ve amacını yitiriyor.

Daha net söylemek gerekirse, ürettiğiniz faydanın çıktısı da kazanç elde etmeyle yakinen ilgili olduğundan tüm varlığı tüketilebilir bir pazar olarak görüyorsunuz.

Üstelik devamlı surette atık oluşturan, ölçüsüz ve hesapsız şekilde hayvan eti tüketen, toprağı, havayı, suyu hunharca kirleten ve diğer başka yollarla da doğa için hiç azımsanamayacak kadar tehlikeli olabilen bir tür olduğunuzu da hatırlatmak isterim. Tabii ki aranızda bu sözlerimi hiç hak etmeyen duyarlı insanlar da var; onları saygıyla tenzih ederim.

Ve son olarak karasineklerin ortalama 28 gün kadar yaşam sürdüğünü eklemek isterim. Bu durumda benim 3 haftacık daha ömrüm kaldı. Ölüm fikri insanlarda olduğu gibi bizim için özel ve derin anlamlar ifade etmiyor. Zira kaygı, korku, vicdan azabı duyma gibi hislerimiz, kötülük yapma gibi bir eğilimimiz veyahut dünyada arkamızda bırakmaktan çekindiğimiz servet, itibar, kariyer, güzellik gibi dertlerimiz yok. Tek amacımız beslenmek ve uygun koşullar sağlanırsa 1 yıl içerisinde 250 milyar karasineğin atası olarak biyotik topluma faydalı olabilmek.
 
Sizlerden biyofili belirtileri göstermenizi ve bizlere karşı sevgi beslemenizi beklemiyorum elbette ancak, hakkımızda öğrendiğiniz bunca ilginç şeyden sonra en azından yaratılışımıza dair bir şaşkınlık veya küçük de olsa bir hayranlık duydunuz mu diye merak etmiyor değilim.








* Hikayeleştirilmiş olan bu yazıdaki bilimsel veriler Vikipedi vb. kaynaklardan elde edilmiştir.

Fotoğraf: Tuğba K., Kasım 2022


Yorumlar

Popüler Yayınlar